top of page

Bastırılmış Bellek

Çocukluk çağı travmatik yaşantılarının yetişkinlerde görülen psikolojik tablolarla ilişkisi olduğu bilinmektedir. Bugün yaşadığımız sorunun kaynağı yirmi yıl öncesinde ya da çocukluğumuzda yaşadığımız deneyimimizde yatıyor olabilir. Geçmişten getirdiğimiz korkular, acılar ve hayal kırıklıklarımızla yüzleşmediğimiz zaman şimdiki hayatımızda ilişki kurmakta zorlanıyoruz, bağımlı oluyoruz ya da öfkemizi kontrol edemeyen bireyler haline dönüyoruz.

Unutulan belli bir olay hatırlanmaya çalışılırken akla gelen ilk anının anlatılması alınan sonucu değiştirmektedir. Geçmişte gerçekleşen kaynak olayı tespit ettikten sonra olay içerisinde yaşadığınız his ve duygularınıza bakarak onları temizlemek için birçok teknik kullanabilirsiniz.

2012’den beri bu çalışmalar hayatımda ancak ebetteki her daim tekrar çözüme ulaşması gereken konularınız olabiliyor. Karşınıza çıkan kişiler, yaşadığınız olaylar sizde ah işte bunun üzerine de çalışsam iyi olur düşüncesi yaratıyor ve düşünmeye başlıyorsunuz.

Malum günümüz insanının ciddi problemlerinden biridir hatırlayamamak. Benim de çok sağlam bir hafızaya sahip olmadığımı söylemem gerek. Birine Kırgın olduğumu hatırlarım ama neden olduğunu daima unuturum. Belki de bu iyi bir şey gibi gelebilir size ancak çözmeniz gereken kaynak olayı bulmak için oldukça derine inmek içselleşme gerekiyor böyle durumlarda.

Aldım kağıt kalemimi koyuldum geçmişte neler yaşamış olabileceğimi hatırlamaya. Aslında bir konu üzerine gitmedim. Sadece ne kadar eskiyi hatırlayabileceğine bakıyordum. Yetişkinlerin 2-4 yaşına kadar olan dönemde olaysal belleklerinde bulunan belirli anılarının zamanını, mekanını, yaşadığı duyguyu ve kimle, nasıl, nerede olduğunu hatırlayamadıkları bilimsel bir gerçektir. Benim içinde bu böyle oldu. Aldığım notlara baktığımda belirli bir dönem oldukça silikti. Çocukluğumda çok fazla ev değiştirdiğimiz için o evleri ve yaşanılan anıları, arkadaşlarımı hatırlamaya çalışıyordum. Yazdıklarımın hangi yaş dönemine denk geldiğini çözümlemek için en iyi başvuru kaynağım annemdi. Oldukça yoğun düşünme sürecinin sonunda annemi aramak üzere telefonun rakamlarını tuşladım. Başka biri açtı telefonu hemen yanlış numara olduğu için özür dileyip kapadım. Neredeyse her gün tuşlayarak aradığım (rehberde kayıtlı değil miydi diyen okurları rahatlatmak için değildi diye ek bilgi vermek isterim) annemin numarasına baktım neyi yanlış tuşlamış olabilirim diye. Baktığım numara oldukça tanıdıktı ama emin değildim. Neyse sonra annemi aradım ve “sana bir şey soracaktım ama şimdi başka yeni bir soru oluştu onu soracağım” dedim. “Sende bana ait eski hatlarımın numaraları duruyor mu” diye sordum. Duruyormuş. Artık kullanımımda olmayan 3 adet eski hat ve hepsi annemde kayıtlıydı. (Tamam, bazılarınızın annesinde eski hatlar bile kayıtlıyken kızı annesini rehbere kaydetmemiş dediğini biliyorum, sevgili sorgulayıcılar şirketten aradığım için olabilir.) Sorguları, yargıları bir kenara bırakıp konumuza dönüyorum. Evet, o numaralardan biri biraz önce aradığım numaranın ta kendisiydi.

Numara ezberleme konusunda oldukça zayıfımdır. Bazıları kendi numarasını bile bilmez ya ben de belkide bu eski numarayı kullanırken bile bilmiyordum. Tamda bu kadar geçmişe odaklanmış ve hiçbir şey hatırlayamadığımı sanırken parmaklarım bu eski numarayı tuşlamıştı kendiliğinden. Bu beni oldukça şaşırtmıştı. Evde bir pencereyi açtığınızda cereyanın etkisiyle bir diğer pencerenin açılması kapıların hareket etmeye başlaması gibiydi. Beyin, hafıza, nöronlar beni büyülemişti.

Tabi ki bununla ilgili hemen araştırmaya koyuldum. Çocukluk amnezisi hakkında birçok makale okudum. Derken sizlerle de paylaşmak istediğim bir araştırmaya denk geldim.

Anıların sinir hücreleri arasındaki bağlantılarda (sinapslarda) saklandığını biliyoruz. Tekrar ettikçe bu sinapslar kuvvetleniyor ve öğrenmeyi getiriyor. Yahut uzun zaman sonra bu sinaplar tetiklendiğinde hatırlama gerçekleşiyor.

Peki, bu araştırmanın farkı neydi. Araştırmacılar, Prof. D. L. Glanzman önderliğinde yaptıkları çalışmalar sırasında Aplysia olarak adlandırılan bir deniz yumuşakçası türünü incelemiş. Sonuçlar, bir anı ile ilgili sinapslar kaybolsa bile bu sinapsların daha sonra tekrar oluşabileceğini gösteriyor. Araştırmacılar, bu durumun anıların sinapslarda değil nöronlarda (sinir hücrelerinde) saklandığı anlamına geldiğini ve unutulmuş anıların tekrar hatırlanabilmesinin mümkün olduğunu söylüyor.

Dr. S. Chen ve arkadaşları tarafından yapılan bu araştırma, Alzheimer sebebiyle hafıza sorunu yaşayan hastaların anılarını yeniden hatırlaması mümkün olabilir.

Alzheimer hastalığı sırasında önce sinapslar yok olmaya başlar, daha sonra ise sinir hücreleri ölür. Dolayısıyla eğer anıların sinapslarda değil nöronlarda saklandığı düşüncesi doğruysa, henüz sinir hücreleri ölmeye başlamamış Alzheimer hastalarının anılarını tekrar hatırlaması mümkün olabilir.

Bu araştırmaların benim yaşadığım konu ile ne kadar ilgili ilgisiz olduğunu bilmiyorum. Ama okuduğum gördüğüm yaşadığım her şeyi araştırmak benim için bir alışkanlık. Daha sonra hatırlamıyor olsam da bu araştırma okuma huyumdan vazgeçemiyorum. Belki bilimsel ya da sipirütüel farklı açıklamalar vardır. Elinize kaynak geçer ise paylaşmanızı dilerim.


Beril Çaylı

 
 
 

Yorumlar


bottom of page